El ile gelen düğün bayram...
Birden fazla anlam ifade eden cümleler ile metafor/mecaz hatta şımararak, kürdili hicaz yapmaya bayılırım ama bu sefer kendimi aştım ve tüm yazıyı başlığa sığdırdım. Okuyunca bana hak vereceksiniz. Yaygın kullanımda cümle; “Bir topluluk içinde yalnız bir kişinin, sırtına yüklenen sıkıntıya, başına gelen yıkıma katlanması güçtür. Ancak herkese birden gelen sıkıntı ve yıkım hafifleşir. İnsan yalnız benim başımda değil, herkes aynı sıkıntı içindedir diye teselli bulur.” diye açıklanır mesela. Ben parkemizi ilgilendiren konulara ilişkilendirerek ilk ikiden başlayacağım;
Yabancı oyuncuların yoğunluğunun basketbolumuza kazandırıp kaybettikleri.
Son 25 yılda Ülke üçüncü sınıf yabancı oyuncu arpalığına döndü. Türk oyuncuların yer bulup oynayamadığı Kulüp basketbolumuz zirve yaparken, Milli Takımlar basketbolu dip yaptı. Eller ne derse desin, inan tek sevgilimsin diyerek Ulusal basketbol ve basketbolcularımıza sahip çıkmalıydık. Yunan veya İspanyol yaklaşımlarını es geçerek bir avuç yabancı transfer harcı uğruna bizim çocuklar tribünde kaldı. Şimdilerde 12 devadam Federasyonu Geliştirme Ligleri yaparak enkaz kaldırmaya çalışıyor. Yabancı eller düğün bayram yapmamıza engel oldu. Üstüne üstelik FİBAAvrupa Başkanlığı( bizzat Turgay Demirel)sanki yedi kat elmişiz gibi davranıp; Paşa paşa yaz sonlarında yapıla gelen Uluslararası Milli Takımlar Şampiyona ve elemelerini, Milli maçlar gişe ve yayın gelirlerine tamah ederek, “yıl içi haftalara dağıtarak” Milli Takımımızı elemelerde NBAve Euroleaguetakımda ki yıldızlarından mahrum bıraktı. Japonya’da ki 2019 Dünya Şampiyonasına katılma hakkını zor bela elde edebildik.
Eller seçti ne yapalım mı demeyelim
Ne yapacağız peki şimdi? Bizim dehşetle karşı çıkmamıza, karşısında ki adayları açıkça desteklememize rağmen, “eller” FİBA Avrupa Başkanlığına yeniden Turgay Demirel’i getirdiler. Patron onlar nasıl birlikte yaşayacağız? Sene içi haftalara yayılarak şampiyona elemeleri yapılması uygulamasının kaldırılması için lobi yaparak, ilgili ülkeleri örgütleyerek, karşı çıkmak ve Turgay beyin renginin iyice belli olmasını sağlamalıyız.
Şut ile yaşayanların şut ile ölecekleri…parke amentüsü.
Özgün anlamda çember sever sıcak bilek konusuna gelirsek; Basketbolun mucidi Naismith’in; “Basketbol kısaların ve uzunların oyunudur” diyerek koyduğu amentü Avrupa basketbolunda “yakar topa dönüştü”. Eskiden üç saniye koridoru dediğimiz boyalı alan artık sanki “yasak bölge”. Çakılı pivot, flash post tarihe karıştı. Uzunlar pivot yapmıyor dışarı kaçıyorlar. Gard pivot perdele devrilleri yapmayanı dövüyorlar. Bunun dışında herkes yayın etrafına dizilip sıkıyor şutu. Sanki beş patlar toplu tabanca var koçların elinde. Eli iyi olanın kazandığı yeni adıyla “Sallabol” oyun Rus ruletinden beter oldu. Açık alan koş koş at oyunu eski okul organize fast break ve transition game/geçiş oyunu kavramlarının yerini aldı. El mi yaman bey mi yaman? Sorusu sorulmuyor artık…Parkenin kralı çember sever altın bilek…Yoksa düğün bayram da yok…
No comments:
Post a Comment