Thursday, 10 February 2011

Efes’in kritik günleri

Hırvat basınına bir röportaj veren ve gündeme dair konulara değinen Efes koçu Perasovic iç ve dış liglerde farklı takımlarla oynamak zorunda kalışından yakınarak

“Eğer ikinci veya üçüncü sezonum olsaydı işler daha farklı olabilirdi.Aynı sorunu Adriatik Ligi’ndeki ilk yılımda da yaşamıştım.İkinci yılım daha kolay olmuştu.Kimden ne bekleyeceğimi biliyordum.”demiş ve “Genç bir kadro olunca oyuncular hazır oluyor.Bu benim aradığım bir şey. Efes’te ise durum farklı.Bu antrenman veya sert maçların sonrasında oyuncu ayakların üzerinde durabiliyorsa kendimle uzlaşmak durumunda kalıyorum “diyerek “İspanya’da dili öğrenmişdim ve yazılanları okuduktan sonra kalp krizi geçirdim. Burada yazılanları okuyamıyorum ama ne düşündüklerini ne yazdıklarını tahmin edebiliyorum.” diye bitirmiş.

Doğrudur eğer burada beni okusa zorlanan kalbi nedeniyle kariyerine bir kere daha ara vermek zorunda kalırdı ama okumadık ve kulak vermedikçede kariyerinin bundan sonrasını zora sokuyor.

Röportajı aslında bir itiraf.Gerçekten elinde ki malzemeden ne alabileceğini, kimi nerde oynatması gerektiğini bir türlü öğrenemedi.

Burası Türkiye kimin ikinci yılı garanti ki senin olsun?

Kendisi okumadığına göre birileri anlatsın hocaya zira onikiye beş var. Avrupa çeyrek finali treninine, İstanbul’da ki 17 Şubat Real Madrid rövanşını alamazsa el sallar Efes. İsim olarak var olma savaşı yaşayan kulübün annesinin liginde sezonu bitirmesi kimse için hoş olmaz..

Öncelikle,Cibona’da birlikte yaşadıkları güzel beraberliğini filan unutarak katiyen bünyeye uyamayan itfayeci Wisniewski’yi salonda yangın çıkmadıkça oynatmasın. İyi atan 2 numara olduğunu kanıtlayan Flip Murray ve tabii ki brave heart Sinan Güler daha fazla dakika almalılar. Ender Aslan, Kerem’in rotasyonu olarak sahaya dönmeli. Nachbar’ın güvenle 3 numarada oynatıldığında çok verimli oldu göz ardı edilmemeli.

Ömür törpüsü,iki tarafı keskin bıçak ve fakat bu saatten sonra vazgeçemeyeceğimiz Racocevic’e dripling yapmayı, aksi halde para cezası vererek,yasaklasın. Atış veya turnikeye başlama dışında top eline değmemeli Raco’nun çünkü canlanıveriyor.Koç basit fakat yaşamsal önemli bu noktaları revize ederse takımın hücum ritmi hızlanır ve 75.5 maç başına sayı ortalaması yukarı ancak böyle çıkar.

Duran, sete set oynayan Efes boyalı alanda yeniliyor.. Efes koşarsa kazanır..

Ene;üzüleceğiz gene

Sevgili Orhun’un Milli Takım koçu ilan edilmesiyle ilgili yaptığım eleştirinin bir yerinde “Birlikte beygir bahsi oynadığın adamlar..”kısmı maksadını biraz aşmış.Orhun’un bir dönem yarış atları oluşundan girdiğim bu beygir muhabbeti sanki oyuncularla birlikte bahis oynuyorları çağrıştırmış..Özür dilerim. Ancak Orhun Ene’nin koçluk kariyer ve yakın geçmişinde ki Tanyeviç çıraklığı döneminin Milli takımı başarıya götürmekte yeterli olamayacağı savımda ısrarlıyım. Yanlız geçenlerde bir dost “kendi takımlarında aldıklarından pazla para kazandıkları için oyunculara koçun kim olduğu pek farketmez gladyatörler gibi kapışırlar”dedi ki pekde haksız sayılmaz.Demirel mantığı içimize pek sinmesede gerçek payı var..Bas parayı al kupayı..

No comments: