Artık adam oldu Ataman..
Siz nasıl anlarsanız anlayın ama ben burada "Yetkin Koç" haline geldi anlamında kullanıyorum. Yıldız oyuncu oynatma, onları takım içine hamur etme, konusunda uzmanlaştı. Naomoski ile başlayıp Shane Larkin’de kreşendo yapan “rahat bırakayım oynasın" üslubu koçun alametifarikası oldu. Üstelik hiç de öyle "Saldım çayıra Mevlam kayıra tavrı" yok. İpleri kuklacı maharetiyle son derece güzel elinde tutuyor. Oyuncuya afra tafra yapmadan otoritesini kabul ettiriyor. Maç sırasında koçun en büyük dilemması yanında oturanlardır. O’an sahada kendisinin olması gerektiğine inananlar negatif enerji yüklüdür. Onlar çaktırmamaya, koç da anlamamaya çalışır sürekli. Aroyo ve hatta Noumoski’den şerbetçi koç arıza adamı idare etmeyi çok iyi beceriyor. Yıldız oyuncuya hakkını veriyor ve fakat vergisini alıp kendi cebine koyuyor. Kazan kazan durumu bu. Herkes memnun. Shane Larkin Avrupa’ya doğru yerden RESİM1 Ataman’la birlikte girdi. Yıldızları birlikte parlıyor. Birlikte Foto şip şak çekiyorlar! Anadolu Efes basketbolu Poloroid oncesinde ki hızlı, rötujsuz, acil banyo edilip verilen vesikalık fotoğrafları andırıyor. Larkin, eli hafif iğneci gibi, yanından geçip sayıyı yapıyor, hissetmiyorsun bile...Ataman meseleyi "koş koş at" formatında; geçiş oyunları ve üçlük atışlarla kısaların gecenin skorunu aralarında nasıl paylaşacaklarıyla, pota altında uzunların ekmeklerini nasıl taştan çıkaracaklarına indirgemiş. Herkesin en uygun atışını kullanabileceği akış ve spacing'ı sağlamış oturmuş arkasına yaşlanmış işin keyfini çıkarıyor. Hani serbest olduğu zamanlarda olsa purosunu da yakacak. Euroleague’de bu yıl final oynamaya adım adım yaklaşan Ataman medya ilişkileri de yola koydu. Yıllardır taraflar seyirci eksikliği çeken Anadolu Efes’i sağolsun olmasına rağmen kitlelerle buluşturan adam oldu Ataman. Daha büyük başarılarını görebilmek ve yazabilmek adına alkışlıyorum.
Kahpe felek Nur'umuzu aldı götürdü...
RESİM2
Öyle bir girdap ki "…satamadan getirmesi" yok bunun. Yanına gidene kadar anısını canlı tutmaya kararıyım. Öbür tarafa gidenlere mektup yazardı rahmetli. Ortak kadim dostumuz rahmetli Aydan Siyavuş'a mektupları ünlüdür. Rutini sürdürüp, bu günden başlayarak, sık sık yazacağım Köfteye. Onunla okul basketbol takımının en yakın arkadaş ikilisiydik. Sonra ki basketbol yaşamında ezeli muhalefet ikilisi olduk. Öyle ki Nur'un elinden tutup Federasyon Başkanı yaptığı (herhalde şimdi kına yakıyordur) Turgay Demirel eleştirilerimizden bezip, ad hominem(argümana cevap verirken argümanı eleştirmekten ziyade argümanı yapan kişilere saldırarak) çok nezih (!) bir benzetmeyle "kel_şişman şer cephesi “diye nitelendirmişti bizi. Velinimeti KMK çocuğuna hayatını zindan etti (ne çocuğu olduğuna dilim varıyor da buraya yazamıyorum) Demirel. Good fellas/Sıkı dostlar klanına, basketbol, voleybol takımlarına, kabulün yazılı olmayan kuralları çok sert ve acımasızdır. Bermutat Nur, TED Ankara Koleji’nden naklen gelince " anlat bakalım ne menem bir şeysin çocuk?" muamelesi çektik( yatılı mektep jargonunda "köpek çekmek" denir buna). Malzeme taşımaktan tutunda yerimize cezaya kalmağa varan binlerce eziyete, geldiği yerin aslanı Nur, son derece cool katlandı. Ben “peygamber yahu bu” dedim. Köftehor'dan evrilerek KÖFTE NUR sanı alametifarika olarak yapıştı kaldı. Ankara Kolejliler arasında kaldığı ortaokul sürecinde öyle hoş anılar bırakmış, öyle dostluklar edinmişti ki inanamazsınız. Okulu, bizim gönüllerimizi fetheden Nur Gencer, Osman Solakoğlu’dan sonra bu ülkenin yetiştirdiği en büyük basketbol adamıdır.
Bu mektubu yazarken ben geride bıraktıklarına baş sağlığı diliyorum…
RESİM3
Nur seninki ne yaptı biliyor musun?
12 devadamı pencereden aşağı attı…
Sen yufka yüreklisindir biliyorum Nur içinde yattığın yerde çoktan affetmişsindir ama ben senin basketbola verdiğin emek haklarını Turgay’a (Demirel) helal etmiyorum.. Hatırlarsan sen sitayişle bahsettiğin için ben 80’li yıllarda, Dr.Ali Uras’ın yeğeni olan Galatasaray genç takım oyuncusu beyzadenin ÖDTÜ Üniversitesi girişini halletmiş, koçu olduğum İstanbul Bankası Yenişehir takımına profesyonel transferini gerçekleştirerek iki sezon Ankara spor ve okul hayatını kolaylaştırmıştım. Yıldızı orda parladı ve fakat okulu iki yılda terk ederek İstanbul’a geri döndü. Yıllar sonra sen bir kere daha el verdin ve Federasyon Başkanı olması için hummalı çalışarak seçtirdin ve Genel Sekreteri olarak yol yordam öğrettin. İlk hayırsızlığı sana yapıp basketbol yaşamı dışına attıktan sonra kişisel çıkarları uğruna Milli basketbolumuzu budadı. Yıllarca Türk basketbolunun sırtına basarak FİBA Avrupa Başkanlığına yükselmiş Turgay Demirel; Eski köye yeni adet getirdi. FİBA Avrupa Başkanı olana kadar yılsonu ölü sezonda oynanan Dünya Şampiyonları, Avrupa Şampiyonları, Olimpiyat elemeleri vb. Milli Takım maçlarını sezon içi haftalık pencerelere aldı. FİBA (Uluslararası Basketbol Federasyonu)nın bir avuç gişe hasılatı için yaptığı bu saçma sapan, densiz katliam bütün Avrupa basketbolunu altüst etti. En büyük zararda bizim basketbolumuza oldu. Tam kadro olabilsek (hele Shane Larkin geldikten sonra) Avrupa’nın ilk üçüne gireceğimiz kesin iken ızdırab yaşıyor, parkede el alemin koşturduğu atların nallarını topluyoruz. Bu akşam ki İsveç maçı dahil olmak üzere önümüzü göremiyoruz. Olimpiyat’a katılma şansımız sıfırın altında. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Basketbolumuzu bu hale getirende, yerli oyuncu havuzunu kurutanda aynı adam aslında. Demirel yirmi küsur sene önce Federasyon Başkanı olduğunda ligdeki yabancı oyuncu sayısı (1) birdi. Bu sayede Hidayet’ler, Mehmet Okur’lar, İbrahim Kutluay’lar yetişti ve 12 devadam efsanesi yaratıldı. Hazret geldi masal kitabını rafa attı. Döneminde basketbol liglerini ikinci sınıf yabancı oyuncu cennetine çevirdi. Bugün 5 sahada+1 kenarda+2 tribünde olmak üzere sekiz yabancı var takımlarda. Alt yapıdan gelen iki oyuncu şartını da kaldırdığından kulüpler oyuncu yetiştirmeyi bıraktılar. Hazıra konuyorlar. Her yıl aynı oyuncular takım değiştiriyorlar. Oyuncu menajerleri para kazanırken milli basketbol dibe vurdu. Kulüplerde zirvede iken Milli Takımlarda parkede sürünüyoruz. Euroleague’de maçlar kızıştı. Final4 yaklaştı. Anadolu Efesbirinci bitirip finalde kolay gitme avantajını kovalarken, Fenerbahçe ilk sekize girebilmek için can alıp can veriyor. Diğer Avrupa kulüpleri oyuncularını vermezken bizimkiler maç gecesiyle çakışsa dahi fedakarlık yapıyorlar. Melih ve Doğuş’da olmasa Hollanda maçında top dahi getiremezdik. Aslında böyle katastrofi yaratmaya hakkı yok FİBA’nın. Malum FIBA Olimpik basketbolunun kural ve esaslarını tespit eden üst kuruluş, bir nevi noterdir. Kulüpler arası ligleri ULEB (Avrupa Kulüpler Birliği) organize eder. Türk Hava Yollarının isim sahibi olduğunu Euroleague’de Fenerbahçe ve Anadolu Efes yıllardır zirvede yer alırlarken Milli takımı bu halde görmek yürekleri dağlıyor.
IŞIKLARDA RAHAT UYU DOSTUM BASKETBOL EMANETİNİ KOLLAYACAĞIM…
No comments:
Post a Comment